13 Mart 2012 Salı

ZİHİN-KÜLTÜR DÖNÜŞÜMLERİ

Zihin, 5 duyu-dille tanımlanır. Sözel (sözdili, matematik ve mantık), motor, görsel, işitsel, kimyasal…

Kültür, Murdoch tarafından, Dewey’nin onlu kütüphane sınıflama sistemi gibi, bin maddede şematikleştirilmiştir. Sanayi, askeri, ticaret gibi tanıdık kavramlar içerir ama bazıları bir kaç yüz katsayı içerirken, bazıları ondan aşağıya itilir.

Her 2 kategorizasyon da muğlaktır. Örneğin Aristo, M.Ö. 400’de 5 duyuyu şöyle tanımlaştı: Görme, duyma, dokunma, tatma, koklama. Burada, dokunma motor duyu-dilin altkümesi, tatma ve koklama ise kimyasal duyu-dilin altkümesi olarak tanımlanmıştır.

Murdoch da ‘etnolojik mod’ dediği ama aslında ‘antropolojik mod’ olması gereken, toplayıcı-avcı kültür için daha az sayıda başlık tanımlamıştır. Bu,  İkinci Sanayileşme için farklı / yeni başlıklar tasarlayacağımız anlamına gelir.

Olsun, 1 ocak 2001 itibarıyla vektörel moment alalım. Cebirde de, geometri de de dönüşümler zaten tanımlıdır. Mecazlama yoluyla onları deneyelim.

Her iki tarafın altkümeleri arasında neden-sonuç ve bütün-parça ilintilemelerini deneyelim.

Aristo Mantığı’nda tek neden tek sonuç yaratır. Yağmur yağar, toprak ıslanır. Buna ‘birebir neden-sonuç’ ilintisi denir. Oysa: birehiç (ya da ‘bireyok’ veya ‘biresıfır’ da denebilir), hiçebir, bireçok, çokabir, çokahiç, hiçeçok gibi neden-sonuç ilintileri de tanımlanabilir. Örneğin yağmur yağıp toprak ıslanmayabilir, çünkü hava çok sıcaktır, yağmur yere değmeden buharlaşır. Buna koyut parametreler açısından birehiç neden-sonuç ilintisi denebilir. Keza, yağmur yağmayabilir ama toprak ıslanabilir, çünkü yerlaltı suyu fışkırır. Buna hiçebir neden-sonuç ilintisi diyebiliriiz.

Yine Aristo Mantığı’nda, parçaların toplamı bütüne eşittir. Aristo’dan Planck’a dek kimse parçanın bütünden büyük olabileceği sistemler düşünmeye cesaret edememiş. Oysa, embesil Yankiler saptamış ki donanma en yavaş gemisinin hızıyla ilerler veya 6 kişiden büyük gruplar bireylerinin I.Q.’sunu acaip düşürür.
Tersi de var: Gestal psikolojisi saptamış ki bütün parçaların toplamından fazla bir şeydir, rakamları birbirine yakın yazılan ‘13’ün ‘B’ olarak da algılanabilmesi gibi... Örneğin kimyada sinerjik etki vardır. Ayrıca katalizörler, reaksiyona girmeden reaksiyonu on bin kez hızlandırabilir.

Tabii ki zihin-kültür dönüşümleri, zihin-zihin ve kültür-kültür dönüşümleri sonsuz dizilerinin arasında yer alır ve tanımlanır. Örnekse: Kokuyu renk ve/ya devinim olarak algılamak gibi örnekler de vardır ki bunlar genelde ayral zihinler tarafından yaratılır ama kültürel dönüşümleri de limit bir olasılıkla bu ayrallar yaratırlar.
Örnekse, onlardan biri yeni modern dans koreografileri tasarlayabilir. Vivaldi’nin ‘Mevsimler’ini dinlerken gözümüzde gerçekten çayırlar ve cıvıldayan kuşlar canlanıyorsa, benzer nedenledir.
Örnekse, trafik ışıklarının ve belediye otobüslerinin kırmızı olmasının nedeni, onun en kolay algılanan renk olmasındandır.

Zihin-zihin, zihin-kültür ve kültür-kültür dönüşümlerinin; sözdilisel, matematiksel ve mantıksal dil ile dilegetirilmeleri ötedilin bilgi alanına girer, bir de metaepistemolojinin…

(6 Haziran 2002)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder