12 Mart 2012 Pazartesi

DEMOKRASİ ve HUKUK

Demokratik ülkelerde hukuğun işlerliği, nedense kendiliğinden yürür varsayılır. Nedir hukuksal olan?
Yasama-yürütme-yargı güçlerinin birbirinden  ayrılığı mı? O zaman, bir yargıç veya savcı, emekli olduktan sonra bile olsa, nasıl milletvekili olabiliyor? Nasıl, hukuktan hiç mi hiç anlamayan milletvekilleri, liderlerinin dediği yönde yasaları kabul ediyor ve yapıyor (rasgele bir milletvekiline, kabul ettiği yasanın metnini bir sorun)? Nasıl, emekli Anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanı kendisinin yerine üye tayin edebiliyor? Nasıl, yine aynı cumhurbaşkanı cumhurbaşkanıyken iki yıl önceki bir dava için gerekçeli karar yazabiliyor? Hükümet nasıl partisiz olmuyor? Milletvekillerinin dokunulmazlıkları nasıl kaldırılamıyor? Kaldırılanlar da nasıl Meclis’ten polis tarafından altı okkayla alınıp hapise atılabiliyorlar?
Hukuğun işlerliğini ne sağlar? Yargının yasa koyuculardan bağımsızlığı… Yargıçları ve savcıları, değişen hükümetler tayin ederken, onlar nasıl bağımsız kalabilirler? Siviller askerler tarafından yargılanabilirken ve tersi müknün değilken ve DGM’lerde hukukçu olmayan askeri yargıçlar varken nasıl hukuk var olabilir?
Hükümet, genelde koalisyondan oluşur. Çekişme veya yazı-tura usulüyle belirlenen bir adalet bakanı, nasıl tarafsız yürütücü olacak? Zaten ortalama bir bakanın görev süresi bir buçuk yıl civarında. Bürokratlar ve teknoktratlar,  neden o bakanı dinlesinler? Bizde hep olduğu üzere bürokrasiyi kilitler, bildiğini okurlar.
Halkın hukuğa katılımı nasıl olacak? Anlaşılmaz bir dille yazılmış, kimbilir hangi uzak geçmişin mirası bir anlayışla hazırlanmış yasaları kim öğrenecek? İnsanlar neden karakoldan ve mahkemeden korkmasın?
Bu işin oluru yok mu? Oluru olsun isteniyorsa, çabalar başlar, yollar biraz açılır. Dünyadaki tüm ülkeler dahil, Türkiye’de de hukuğun çook düzeltilmesi gerek. İnsan haklarına uyan ve güncel düzenlemeler gerek. Medeni hukuk konusunda 2001 yılındaki tartışmalar bu konuya örnek. Fiilen aynı evde yaşayan milyonlarca çift varken, yok imam hikahı, yok göreneklerimiz tartışması, onları yok saydı. Bir de yıllarca soruşturmaya tabi tutuldular ama Meclis’te iki karılı milletvekilleri fink attı.
Anayasa Mahkemesi’ndeki hukukçu olmayan üyeler temizlensin. DGM’ler kapatılsın. Askerler de sivil mahkemelerde yargılansın. İşkencenin ve darbenin zaman aşımı olmasın. O zaman belki hukuk yoluyla demokrasi olur.

(Mayıs-Aralık 2001)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder