13 Mart 2012 Salı

TARİHTE NEDEN - SONUÇ İLİNTİLERİ ÖRNEKLEMELERİ

Birinci Sanayileşme'nin İngiltere'de gerçekleşmesi:

Avrupa anakarasındaki nüfus, 1000 - 1500 yılları arasında istila, savaş, kıtlık ve salgın gibi o zamanlar için insan türünün en büyük sorunlarıyla, hallaç pamuğu gibi atıldı. Hristiyanlık, o sıralarda Asya'da bir rönesans yaşayan Müslümanlık'ın tersine, engizitör bir dini kültür oldu. Avrupa sonunda; Doğu'dan kuşatıldığı için, Batı'ya açıldı ki bu da bir tür 'exodus' oldu. 1750'ye dek, en güçlü sömürgeciler İspanya ve Portekiz oldu. Birinci Sanayileşme'nin başlangıçtaki enerji kaynağı olan kömür, Kıta Avrupası'nda bir çok ülkede İngiltere'dekinden çoktu (Almanya'daki Ruhr bölgesi gibi). Buharın güç kaynağı olarak kullanılabileceği çok daha önceden biliniyordu; hatta neredeyse 12. Yüzyıl'da... Tüm bunlara karşın İngiltere, başka ülke değil, 1750 - 1850 arasında Dünya'nın en büyük sanayi gücü, topraklarında güneş batmayan imparatorluğu, en büyük donanmalı, 'asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl' ülkesi oldu. Yanısıra; daha 1775'te, o sıralar sömürgesi olan müstakbel ABD'ye yenildi. Yıl 2000'de eski İngiltere sömürgesi olan neredeyse 50 ülke var ama Dünya'nın ancak altıncı ekonomik gücü durumunda... Brezilya, Çin ve Hindistan hesaba katılırsa, 21. Yüzyıl'da onunculuktan da geriye düşebilir.
Öyleyse, modeli raslantısal bir yoğunlaşma üzerine kurmak gerek. Barut, kağıt, makina gibi öğeler, sözü geçen Ön Asya müslüman kültürlerinde de (telif olarak değil, Çin’den nakil de olsa) vardı ama onlar 250 yıl sonra bile hala sanayileşememiş durumdalar. (Max Weber'in bunu iş yöneltimli protestan ahlakına bağlaması fazlasıyla totolojik.)
Sorunun yanıtının tarihçilerce de pek verilemediğini eklemek uygun olur.

Yeryüzü'nün yaşayan en eski yerleşik kültürünün Çin'de olması:

Veriler: Çin'de ilk kentleşme göreli olarak geç bir tarihte, M.Ö. 2000 - 1500 yılları arasında gerçekleşti. Bir kaç bin yıl boyunca egemen olan dinsel ağırlıklı kültür, dışarıdan, Hindistan'dan geldi. Tüm Çin'in tek bir devlet olması, ilk kez ancak M.S. 600 gibi oldukça geç bir tarihte gerçekleşti. Alfabesi, bugün bile kültürel sorunlar yaratacak denli karmaşık kaldı. Uzaydan görülebilen biricik insan eseri olan Çin Seddi gibi, inanılmaz bir sınır-iz çizdiler. Devlet çalışanları neredeyse 4.000 yıl boyunca modeli aynı üniformaları giydiler.
Tüm bunları böyle kılan nedenler ne olabilir? Genelde aşırı durağan toplum yapısı denebilir ki bu denge öğesini getirmiştir. Yıl 2002’de ise, bu dengeli-durağan içrek öğenin olası sonuçlarını henüz kestiremiyoruz.

Şerh: Çin’in durumu ile ilgili bilgi momentleri 1985 idi. 2000’de değişti. Çin’in yerleşik kültüre M.Ö. 7.000 yılı gibi geçtiği bilgisi yaratıldı. O nedenle bu metin parçası, varsayımsal kabul edilmelidir. (23 Kasım 2002)

Demografik Neden - Sonuç İlintileri:

İnsan nüfusu tarihte üç kez, azalarak artan (yani bir limite varan) nüfus çoğalmalarını kaydetmiştir. İlki, Afrika savanlarından dünyaya yayılma ile gelen nüfus artışı. İkincisi, Neolitik devrim ile gelen nüfus artışı. Üçüncüsü, Birinci Sanayileşme ile gelen nüfus artışı. Her üçü de global limitle sonuçlanmış. Sonuncusunun limiti, nüfusbilimcilerce 2125 olarak kestiriliyor.
Toplam nüfusu, hangi nedenler azaltır ve çoğaltır?
O ünlü kıyametin dört atlısı: Beslenme, savaş, salgın ve ecel... Bunlara makro nedenler denilebilir mi?
Gözlenen, ilk itkinin kültürel dönüşümler olduğu. Bir önceki moddaki neredeyse tamama yakın etken, bir sonrakinde (ya da ona doğru geçilirken) dönüşüyor. Örneğin, toplayıcı toplumun leş yiyeni, yerleşik yaşamda bitki tüketicisi oluyor. Diğer bir örneğin, sanayi toplumunun giderek artan protein tüketimi (biraz da pişirme ve tüketme biçimi nedeniyle) giderek yaşam kısaltıcı duruma dönüşüyor.
Ayrıca, tarihte ilk kez bir toplum-kültür gönüllü olarak nüfusunu azaltıyor (Batı Avrupa ülkeleri). Bunun barbar sayılan karakafalıların çoğunluğa geçmesine (ABD’de 2050’de) neden olabileceği ortadayken bile sürmesi ilginç bir olgu. Keza, nüfusun üretim odağı olan ailenin en yüceltildiği toplumlardan biri olan ABD’de temel aile yapısının tümüyle bozulmuşluğu olgusu da öyle (‘evli anababa ve çocuk’ ailesi nüfusunun toplam nüfusa oranı % 25 ki eşcinseller henüz istatistiklere geçmiyor)…

(Nisan 2002)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder