12 Mart 2012 Pazartesi

ÜNLÜLER

İktidar seçkinleri kümesi, beş altküme içerir: Askerler ve polisler, sanayiciler ve tüccarlar, medyatörler, siyasetçiler ve entellektüeller. Ünlüler kümesi, bir bakıma medyatörlerin altkümesi sayılabilir. İki altkümeye ayrılır: ‘Sosyete’ denilen ve çok daha önceden sınıf atlamışlarla, ‘futbolcu’ gibi, ‘manken’ gibi yerzamanın özel koşullarında yeni sınıf atlamışlar.
Ünlüler, toplumun havucudur, entellektüellerse sopa yiyeni (ki ‘entelejensiya’ da havuç yemiş entellektüeldir). Anneler, kızlarını ‘hayat kadını’ yapmak ve ‘mama’ / ‘çaça’ olmak yerine, ‘konu mankeni’ yapmayı ve ünlendirmeyi yeğliyor artık.
Ünlülerin statüsü, sentimental (: duygusal) ve informatik / duygusal faşizmdir. Konumları kitlenin (genelde doyumsuzluk) duygularına hitap eder ve tümüyle yalan söylemlere tabidirler, topluma yalan rüzgarları üretirler. Genelde, herşey zengin olmak ve sınıf atlamak rüyaları üzerine kuruludur.
Batı toplumlarında 50 yıldır görülen bir durum, Türkiye’de de son 10 yıldır görülüyor. Siyasetçiler artık, manken, balerin veya artizlerle birlikte oluyor (‘evleniyor’ denmiyor, ‘oluyor’ deniyor). Hasan Fehmi Güneş’in Aynur Aydan macerası, onu bakanlık koltuğundan etmişti ama artık Yıldırım Aktuna Ajda Pekkan ile, Ercan Karataş Müjde Ar ile, İstemihan Talay Nilüfer ile birlikte olabiliyor (ardından Nilüfer gidip Reha Muhtar ile birlikte oluyor) ve kimse de duruma itiraz etmiyor, tersine durumu alkışlıyor. Çünkü, aslında insanların yapmak istediklerini, onlar kitlenin yerine gerçekleştiriyorlar.
Ünlülerin konumu, matbu ve görsel-işitsel basındaki magazin programları aracılığıyla üretilir, yeniden üretilir ve pekiştirilir. Bugün Türkiye’de iktidar seçkinlerinin hangisi olursa olsun, (Çevik Bir gibi) askerler bile (özellikle vurgulanıyor), para kazanabilmek için, gündemde kalmak zorundadır. O nedenle, ilgili igisiz, her kanalda ve günün herhangi bir saatındaki programlarda boy göstermek zorundadırlar (kimilerinin üste para bile verdiğini belirtmek yararlı olur). İş o dereceye varmıştır ki Milli Güvenlik Kurulu üyeleri bile, ‘Televole’nin insanı komünist yapması tehlikesinden söz eder olmuştur.
Durumun panzehiri var mıdır ya da ne olabilir? Televizyondaki magazin programlarını kaldırmak ya da tümden televizyonunu fırlatıp atmak pekala işe yarayabilir. Bir de, eski ünlülerin şimdiki perişan durumları, kitlenin gözüne gözüne sokulursa, belki insanlar beyhudelikten korkarlar.
Dipnot: Bu metnin kavramsal çerçevesi, Mills’in ‘İktidar Seçkinleri’ (Bilgi Yayınevi) kitabındaki tanımlamalardan mülhemdir.

(8 Ağustos 2001)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder